Elli Yıl Sonra Sait Faik'le Burgazadası'nda...
Tuğba Yıldırım
Sayı 15: Bahar 2004

Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatı Merkezi tarafından düzenlenen “Ölümünün 50. Yılında Sait Faik Sempozyumu”, 9-10 Mayıs 2004 tarihlerinde İstanbul Burgazadası Öğretmenevi’nde gerçekleştirildi. Türkiye’nin önde gelen bazı edebiyatçılarının, tiyatro sanatçılarının, akademisyenlerinin ve yazarın yakınlarının katıldığı etkinliğe Sait Faik’i sevenler yoğun ilgi gösterdi.

Zengin Bir Anma ve Değerlendirme Etkinliği

Sempozyumun açılışında Burgazadası Öğretmenevi Müdürü Mahmut Yerlikaya konuklara “hoş geldiniz” dedikten sonra Öğretmenevi’nin kısa tarihçesini anlattı. Sunuculuğunu bölümümüz yüksek lisans öğrencilerinden Nilay Özer’in yaptığı sempozyum, Türk Edebiyatı Bölümü ve Merkezi’nin Başkanı Prof. Talât S. Halman’ın açış konuşmasıyla başladı. Sait Faik’in “Her şey bir insanı sevmekle başlar” sözlerini hatırlatan Halman, “Edebiyatımızda, ondan önce, bu insan sevgisini, derin ve sıcak bir hümanizmayı böylesine özlü bir özdeyişle dile getirmiş olan pek az yazarımız olmuştu. Öykünün yoğun gücünü ve lirik büyüsünü Sait Faik gibi yaratan da pek azdı” dedi. Halman, Sait Faik’e eleştirel yaklaşımlar üstünde de durarak bunların çoğu zaman yetersiz kaldığını belirtti ve “Sait Faik’in Türk öykücülüğünün ilk ve hâlâ en büyük hümanisti olduğunu” söylemenin yanlış olmayacağını vurguladı.

Prof. Halman’ın ardından Ada Dostları Derneği Başkanı Perihan Ergun, “Ölümsüz Yazarın 50. Ölüm Yılında” başlıklı konuşmasında Sait Faik’in ölmediğini, yapıtlarıyla yaşadığını dile getirdi. Ergun, Sait Faik’e seslenerek, Burgazadası’nda 6 Ekim 2003’te meydana gelen orman yangınında ve sonrasında yaşanan ihmalleri anlattı.

Daha sonra kürsüye gelen çağdaş Türk şiirinin ustalarından İlhan Berk, “Sait Faik’te Dil” başlıklı konuşmasında yazarın öykücülüğünde ve özellikle Alemdağ’da Var Bir Yılan adlı kitabında dili nasıl kullandığı üstünde durdu. “Sait Faik’te dil her şeydir” diyen Berk, onun öykünün yapısını değiştirmek için verili dili yıkıp yeniden yarattığını söyledi. Sait Faik’in öyküyü imgesel bir dille kurduğunu belirten Berk, onun şiirsel dilinin İkinci Yeni şairlerini ve Ferit Edgü, Demir Özlü, Naim Tirali’yi etkilediğinden söz etti.

Yazar Ferit Edgü sağlık sorunu nedeniyle sempozyuma katılamadı; ancak ilettiği mesaj dinleyicilere sunuldu. Edgü mesajında şunları söyledi: “2004, Sait Faik’in ölümünün 50. yıldönümü. Ama aynı zamanda kendinden sonraki kuşağın öykü yazarlarına yol açan Alemdağ’da Var Bir Yılan’ın yayımlanışının da 50. yıldönümü”. Edgü, mesajında Sait Faik’in “toplumsalla bireyseli, gerçeklikle düşseli, etik ile estetiği eşsiz bir biçimde kotaran bir yazar” olduğunu vurguladı.

Daha sonra gazeteci ve eleştirmen Doğan Hızlan, “İstanbul’u Sait Faik’le Yaşamak” başlıklı konuşmasında Sait Faik’in öykülerinden alıntıladığı paragraflarda İstanbul’un farklı mekânlarının, mevsimlerinin ve saatlerinin nasıl dile geldiği üstünde durdu. Hızlan, Sait Faik’in etkisini şöyle değerlendirdi: “O bana sevdiğim bir şehri daha çok sevmeyi öğretti; steril bir şehir anlayışını yıkarak, kötülüklerine, ahlâksızlıklarına, iki yüzlülüğüne, ezilenlere, ezenlere rağmen o şehri sevmeyi öğretti. Çünkü İstanbul böyle bir şehirdi”.

Etkinliğe katılan ünlü yazar Selim İleri,‘Kalinikhta’ Çevresinde” başlıklı konuşmasında Sait Faik’in bu öyküsünde anlatıcı ile yazarın özdeşleştiğini, yazarın sürrealistlerden ve Comte de Lautréamont’dan etkilenmiş olduğunu vurguladı. (Selim İleri’nin daha önce yayımlanan konuşmasına şu kaynakta ulaşılabilir: “Kalinikhta”. Adam Öykü4 [Mayıs-Haziran 1996]: 42-47.)

Daha sonra kürsüye gelen tanınmış öykücü Cemil Kavukçu, “Sait Faik’in Öykücülüğümdeki İzleri” başlıklı konuşmasında Sait Faik’in öykülerinden üniversite yıllarında etkilendiğini, o yıllarda okuduğu “Bir Bahçe” öyküsündeki yalnızlık, sarhoşluk, kimsesizlik ve bahtsızlık izleklerinin kendi öykülerinde de önemli olduğunu söyledi. Kavukçu, Sait Faik’te Lüzumsuz Adam'la başlayan, sonraki öykülerinde de kendini hissettiren karamsarlıktan etkilendiğini belirterek Sait Faik’in kendisine yazarlık konusunda cesaret verdiğini, kendi sesini bulmasında belirleyici olduğunu dile getirdi.

Sempozyuma katılamayan yazar Oktay Akbal’ın ilettiği mesaj da dinleyicilere sunuldu. Akbal mesajında Sait Faik’i tanımış olan az sayıda yazarın hayatta olduğunu, onun gibi bir insanı tanımanın hiç de kolay olmadığını söyledi. Akbal mesajını şöyle bitirdi: “İki yıl sonra Sait Faik’in 100. doğum gününü kutlayacağız. Yüzyıl, iki, üç yüzyıl sonra yine sevenleri olacak, okuyanları, onunla birlikte yaşayanları, arkadaşları, sevgilileri olacak. Hem şimdikinden çok, daha çok, daha çok...”

Etkinlikte daha sonra Ankara Tevfik Fikret Lisesi öğrencilerinden Çiçek İlengiz, Süreyyya Evren’in Sait Faik’in “Öyle Bir Hikâye” adlı öyküsünden yola çıkarak yazdığı öyküden esinlenerek “Böyle Bir Hikâye” başlıklı bir öykü yazdığını belirtti ve öykünün bir bölümünü izleyicilerle paylaştı. İlengiz’in beğeniyle karşılanan öyküsü, Sait Faik’in genç kuşakları etkilemeyi sürdürdüğünün bir kanıtıydı.

Daha sonra kürsüye gelen şair ve deneme yazarı Dr. Mustafa Şerif Onaran, “Birkaç Resim, Birkaç Öykü” başlıklı konuşmasında belleğindeki Sait Faik izlerini anlattı. Onaran, “Herhangi bir öykücünün gerek görmediği ayrıntılar, Sait Faik öyküsünün olmazsa olmaz gereçleridir” dedi. “Bir öykücüyü tanımak, onun özel dünyasında bir yeri olduğunu sanmak bile ayrıcalıktır. Uzaktan tanıdığımız Sait Faik kendi düşlem gücümüzde bir başka aynada görünür” diyen Onaran, Sait Faik’in öykülerini özümseyen insanın artık eskisi gibi olamayacağını belirtti.

Etkinliğe katılan yazar Demir Özlü, “Sait Faik: ‘İyinin ve Kötünün Ötesinde’ ” başlıklı konuşmasında Dostoyevski’nin Yeraltından Notlar’ının 20. yüzyıl romancılığı üzerindeki etkisine dikkat çekerek Sait Faik’in de Türkçe düzyazıda benzer bir etki yaptığından söz etti. Özlü, Sait Faik’te “insanda doğal olanın kabul edilmesi gerektiği ana-motifi”nin altını çizdi ve “doğal olanı olumlama”nın onun öykücülüğünün “temel ahlâksal yönsemesi” olduğunu belirtti.

Etkinlikte daha sonra, Sait Faik’i tanımış olan yazar dostlarından Naim Tirali, “Sait Faik’in Paris’teki Anlaşılmaz Beş Günü” başlıklı konuşmasını yaptı. Sait Faik’in 1951 yılının Şubat ayında tedavi için gittiği Paris’te tedavi olmayarak geçirdiği beş günü anlatan Tirali, “Sait Faik’in, Paris’teki beş günü, kalabalık ve gürültülü bir büyük kente uyamayışın sıkıntısı içinde geçti” dedi. (Naim Tirali’nin daha önce yayımlanan konuşmasına şu kaynakta ulaşılabilir: Sait Faik Abasıyanık 90 Yaşında Der. Perihan Ergun. Haz. Ayla Kutlu. Ankara: Bilgi Yayınevi, 1996.)

Etkinlikte sonraki konuşmacı, Sait Faik öykülerinden yola çıkan senaryosuyla da tanınan yazar Ayfer Tunç’tu. “Haritada Bir Nokta: Ada, Anlatı ve Varolmak” başlıklı konuşmasında Tunç, Sait Faik’in bu öyküsünden hareketle yazarın neden yazdığı, kişiliği ve öyküdeki ada imgesi üstünde durdu. Sait Faik’in edebi mevkileri ve adalı olmanın seçkinciliğini reddettiğini vurgulayan Ayfer Tunç, “Haritada Bir Nokta” öyküsünün “bir yazı ahlâkı, insanlık ahlâkı dersi” olduğunu söyledi.

Konuşmacıların Sait Faik’le ilgili değerlendirmelerinin ardından bölümümüz yüksek lisans öğrencilerinden Senem Timuroğlu, Sait Faik’in akrabalarının da sempozyuma katıldıklarını belirtti ve mesajlarını iletti. Perihan Abasıyanık, Nilüfer Abasıyanık Dizer, Duygu ve Yavuz Dizer, Meral ve Semih Sirmen ile Melike Kurtiç Abasıyanık, sempozyumun düzenlenmesinde emeği geçenlere Abasıyanık ailesi adına teşekkür ettiler.

Sempozyumun ilk gününün akşamında ünlü tiyatro sanatçıları Yıldız Kenter, Müşfik Kenter ve Haluk Bilginer, Sait Faik’ten öykü ve şiirler okudular. Etkinliğin bu bölümünde Öğretmenevi yoğun bir izleyici ilgisiyle karşılaştı. Yıldız Kenter, Müşfik Kenter ve Haluk Bilginer’in seslendirdiği öykü ve şiirler, Saitseverler için bir şölene dönüştü.

Sait Faik’in Yapıtlarına Bilimsel Yaklaşımlar

Sempozyumun ikinci günü, Sait Faik’in yapıtlarıyla ilgili bilimsel bildirilerin sunulmasına ayrılmıştı. İlk oturum, bölümümüz öğretim üyelerinden Yrd. Doç. Dr. Süha Oğuzertem’in başkanlığında yapıldı. Oturumda Sevengül Sönmez, Şeyda Başlı, Fatih Altuğ ve (Mahmut Babacan ile Ülkü Yılmaztürk’ün adına) Şevkiye Kazan bildirilerini sundular. Sait Faik’in yapıtlarının yeni basımlarını yayına hazırlayan Sevengül Sönmez, “Edebiyat Arkeolojisi ve Sait Faik Arşivinin Değerlendirilmesi” başlıklı bildirisinde yurt dışında sanatçılarla ilgili enstitü ve merkezlerde sanatçılara ait malzemenin arşivlenme sistemlerinden söz ederek bu sistemlerin Türkiye’de de yaşama geçmesi gerektiğine dikkat çekti. Sönmez, Yapı Kredi Yayınları’nın Sait Faik Abasıyanık’ın bütün eserlerini yayımlama sürecinde yazara ait materyallere nasıl ulaşıldığı ve yeni ele geçenlerle birlikte bunların nasıl arşivlendiğini ve değerlendirildiğini anlattı.

Daha sonra söz alan bölümümüz doktora öğrencilerinden Şeyda Başlı,“Medarı Maişet Motoru’nda Anlatıcı-Yazarın Konumu” başlıklı bildirisinde yazarın metinde bazen araya girip olay örgüsünün kesilmesine neden olmasının bir zaaf değil, roman kurgusunda bilinçli bir seçim olduğunu vurguladı. Başlı, bu açıdan metindeki yazar-anlatıcıyı, kişileri ve yazarın müdahalelerini değerlendirerek bunların anlatıdaki işlevlerini yorumladı.

Oturumun ikinci bildirisi, Boğaziçi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü doktora öğrencilerinden Fatih Altuğ tarafından sunuldu.“Lüzumsuz Adam’da Yalnızlığın Toplumsal Dolayımı” başlıklı bildirisinde Altuğ, Sait Faik’in bu kitabında dile gelen yalnızlık izleği üstünde durdu. Altuğ, bu izleği İkinci Dünya Savaşı sonrası Türkiye’sinin toplumsal bağlamı açısından değerlendirdi ve kitaptaki mahalle-şehir karşıtlığının yalnız adamın yalnızlığının da temelini oluşturduğuna dikkat çekti.

İlk oturumun son bildirisi, Süleyman Demirel Üniversitesi Burdur Eğitim Fakültesi Türkçe Eğitimi Bölümü Başkanı Yrd. Doç. Dr. Mahmut Babacan ile aynı bölümde yüksek lisans öğrencisi olan Ülkü Yılmaztürk’ün hazırladıkları “ ‘Kameriyeli Mezar’ Öyküsüne Yapısalcı Bir Yaklaşım” başlığını taşıyordu. Doktora öğrencisi Şevkiye Kazan tarafından sunulan bildiride Sait Faik’in bu öyküsü, cümlelerin zaman-eylem, özne-zamir, neden-sonuç gibi ilişkileri ve metindeki sözcük seçimi açılarından değerlendirildi.

Sempozyumun öğleden sonraki oturumuna bölümümüz öğretim üyelerinden Yrd. Doç. Dr. Laurent Mignon başkanlık yaptı. Oturumda Beyhan Uygun-Aytemiz, Turan Karataş, Ali Serdar ve Mukadder Haydari bildirilerini sundular. Oturumun ilk konuşmacısı,“Mahalle Kahvesi’nde ‘Ben’ Olmak” başlıklı bildirisini sunan Beyhan Uygun-Aytemiz’di. Bölümümüz doktora öğrencilerinden Uygun-Aytemiz, Sait Faik hakkındaki incelemelerde belirtilen “Sait Faik üslûbu” denen özgün anlatımın özellikleri üstünde durdu.“Mahalle Kahvesi’ndeki özgünlüğün anlatıcının konumundan ve söyleminden kaynaklandığını belirten konuşmacı, özellikle birinci tekil şahıs anlatıcı söylemini çözümledi ve ben anlatıcının modern öykücülükteki konumunu ele aldı.

Gaziosmanpaşa Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi öğretim üyelerinden Yrd. Doç. Dr. Turan Karataş, “Sait Faik Öyküsüne Okur Merkezli Bir Yaklaşım” başlıklı bildirisinde yazarın bazı yapıtlarını okurların alımlayışı açısından değerlendirdi. Sait Faik’in “Dört Zait” öyküsünün üniversitedeki öğrenciler üstündeki etkisini saptamaya yönelik bir çalışma yürüten Karataş, ulaşılan sonuçları dinleyicilerle paylaştı.

Oturumda daha sonra bölümümüz doktora öğrencilerinden Ali Serdar, “Sait Faik’te Ahlâki Kararsızlık” başlıklı bildirisini sundu. Yazarın “Kumpanya” öyküsünde ahlâk alanına giren sorunların nasıl ortaya konduğu konusundaki gözlemlerini ileten Serdar, incelediği yapıtlarda “kimi zaman anlatıcıların da, teknik anlamda, ahlâkî kararsızlığa katkıda bulundukları”nı ve “güvenilir bir anlatıcıdan beklenmeyecek tutumları benimsedikleri”ni belirtti.

İkinci oturumun son konuşmacısı olan Mukadder Haydari Özgeç,“Havada Bulut’ ta Yazar ile Anlatıcı Arasındaki Uzaklık” başlıklı bildirisinde yazar, anlatıcı ve öykü kişisi arasındaki ayrımlar üstünde durdu. Sait Faik’in “yazarını yapıtta arayan bakışla alaycı bir oyuna girişen” bir yapıt ortaya koyduğunu söyleyen konuşmacı, yazarın bu tavrını Tahsin Yücel’in bu konudaki yazılarında dile getirdiği yaklaşım açısından değerlendirdi.

Sempozyumun son oturumu Yeditepe Üniversitesi Tiyatro Bölümü öğretim üyelerinden Doç. Dr. Füsun Akatlı başkanlığında yapıldı. Oturumda G. Ezgi Korkmaz, Tamer Kütükçü, Yalçın Armağan ve Meral Asa bildirilerini sundular. Havada Bulut'ta Anlatım Teknikleri” başlıklı ilk bildiri, bölümümüz yüksek lisans öğrencilerinden G. Ezgi Korkmaz tarafından sunuldu. Korkmaz, Havada Bulut'un öykülerin toplandığı bir yapıt mı, yoksa bir roman mı olduğunu tartıştığı bildirisinde bu metni, “hikâye döngüsü” ya da “bileşik roman” olarak adlandırılan edebi türün özellikleri açısından ele aldı.

Daha sonra, Boğaziçi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde doktora çalışmalarını sürdüren Tamer Kütükçü, “Havuz Başıve 1950 Sonrası Modernist Öyküye Geçiş” başlıklı bildirisinde “Havuz Başı” ve “Çatışma” öykülerinde modernist öykü özelliklerinin bulunup bulunmadığını irdeledi. Kütükçü, bu öyküleri, modernist öykü ölçütleri açısından ve Gérard Genette’in anlatıbilim kuramı çerçevesinde değerlendirdi.

Bölümümüz doktora öğrencilerinden Yalçın Armağan, “Kayıp Aranıyor’da Nevin’in Üç Günü” başlıklı bildirisinde“Kayıp Aranıyor’’un sağlam bir kurguya sahip olduğunu, bunun da yazarın romanda zamanı ustaca kullanmasından kaynaklandığını belirtti. Armağan, şu noktayı vurguladı: “Kayıp Aranıyor’daki üç gün ve onlarla bağlantılı gelişen olaylar nihai noktada Nevin’in ‘yabancı’lığını ortaya koyar. Bu yabancılığın temelinde Nevin’in ‘ahlâk’ ile uyuşamaması, kendi değerlerini yaşayamaması vardır”.

Üçüncü oturumun son konuşmacısı, Yeditepe Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğretim görevlisi Meral Asa’ydı. Asa, “Sait Faik’te Şiir ve Şiirsel Söylem” başlıklı bildirisinde Sait Faik’in şiirlerinde “şiir söylemi” ve “şiirsel söylem” olmak üzere iki farklı söylem olduğunu belirtti. Şiirsel söylemin Abasıyanık’ın öykülerindeki betimlemelerde olduğu gibi öyküleyici, anlatımcı bir söylem olduğunu dile getiren Asa, Sait Faik’in şiirlerinden örnekler vererek bu şiirleri söylembilimsel açıdan değerlendirdi.

Ölümünün 50. Yılında Sait Faik Sempozyumu’na katılımcılar ve dinleyicilerin yanı sıra basın da ilgi gösterdi. E, Bilim ve Gelecek, Hece, Kaçak Yayın, Kılavuz, Türk Dili, Varlık ve Virgül dergilerinin yanı sıra Cumhuriyet, Hürriyet, Radikal, Radikal Kitap ve Zaman gazetelerinin de aralarında bulunduğu yayın organlarında sempozyumu duyuran, içeriğinden söz eden ya da izlenimleri aktaran yazılar yer aldı. Sempozyumdaki konuşma ve bildirilerin kitaplaşacak olması, etkinliğe katılamayanlara ikinci bir şans sunacak.

tugbay@bilkent.edu.tr