ICM2006 MADRID

İzlenimler

Matematik Dünyası Dergisi 2006-II sayısı.

Uluslararası Matematik Birliği IMU'nun düzenlediği Uluslararası Matematikçiler toplantısının yirmi beşincisi bu yıl İspanya'nın Madrid şehrinde yapıldı. Her dört yılda bir yapılan bu büyük toplantıya evsahipliği yapmak o ülke için büyük bir onur kaynağı. Madrid'den dönerken, ister istemez, biz bunu niye yapamıyoruz duygusuna kapıldım. Soruma aradığım cevabın gözlemlerimin içinde yatabileceğini düşünerek gördüklerimi herkesle paylaşmak istiyorum.

Toplantıyı İspanya kralı açtı. Açılış töreni ve sonrasında saatlerce İspanyol matematikçilerle beraber oldu, destek verdi. Tören sırasında konuşan belediye başkanı ve ilgili bakanlık yetkilileri matematik ve bilim hakkında anlamlı ve doğru sözler söylediler. Bunların konuşma yazarları olduğunu düşünsek bile işten anlayan kişileri yazar olarak tutmuş olduklarını, hatta işten anlayan yazarları olduğunu görmezlikten gelmek mümkün değil. Yarım gününü bir matematik toplantısına ayıracak ve anlamlı konuşmalar yapacak devlet yetkilileri arayarak işe başlamak gerekebilir.

İspanyollar her fırsatta Araplarla yaptıkları son savaşı, ve daha sonra da başka dinden olanları kovup tek din altında toplandıklarını anlatıyorlar. Geçmişlerini yargılamıyorlar, anlatıyorlar ve sahip çıkıyorlar. Bu onları bir arada tutan bir maya gibi. Geçmişlerinden sevgiyle bahsediyorlar. Hırçınca değil. Başkalarının gözüne sokarak değil.  Kendilerini tasvir eder tarzda. İtici olmuyorlar. Ve birbirlerini seviyorlar, destekliyorlar. Bu sevgi özellikle toplantının yürütülmesi sırasında kendini gösteriyordu. İşler aksar gibi olunca kimse ben demiştim böyle olacağını demiyor. Kimse bu iş falancanın işiydi, beceremesin de sönsün havası bakalım demiyor. Sorunu ilk gören işin ucundan tutmaya başlıyor. Yavaş yavaş sorunu çözüyorlar. Telaş yok, endişe yok.

İspanya, tarihinde dünya çapında yıldız matematikçi hiç çıkarmamış. Ama şimdilerde  birden fazla ulusal matematik derneği ve onlarca matematik dergisi var. Yayınların çoğu İspanyolca. İyi yayınları dışarı gönderelim, kötü yayını İspanya içinde yapalım, İspanyolca yayın yapmak ayıp gibi kavramlar oluşmamış. Derneklere üyelik yoğun. Lise öğrencilerine yönelik ciddi yayınları var. Meşhur matematikçilerin yaptıkları matematiksel katkıyı lise düzeyinde dürüst olarak anlatan kitaplar var. Kitaplar kaliteli kağıda renkli basılmış ve biraz pahalı ama alan çok. Bu çabalar sonucunda matematikçi sayısı yüksek. Kongre yapma hakkını yıldız matematikçileriyle değil sayıları, çabaları ve bir bütün olarak bu işin altından kalkacakları izlenimini verebildikleri için almışlar gibi görünüyor.

İspanya'nın nüfüsü kırk beş milyon. Real Sociedad Matematica Espanola'nın üye sayısı 1700. Başka matematik dernekleri de var.

Kongre için İspanya'nın değişik üniversitelerinden üç yüz kadar gönüllü öğrenci toplamışlar. Bu gönüllüler öğlen kumanyası dağıtmaktan kapı önündeki heykeltraşa benzin almaya kadar matematikle ilgili olsun olmasın kongrenin her işine koştular. Hiçbiri bu iş benim şanıma yakışır mı düşüncesine düşmedi, kendi şanını yaptığı işe yansıttı.

Değişik ayrıntılar için kurulmuş düzenleme komitelerinin üyeleri, yüzlerce kısa konuşma oturumlarının salon başkanları ve yine yüzlerce bildiri hakemlikleri için hiç zorlanmadan İspanyol matematikçi bulmuşlar. Herkes bu kongreye destek olmuş. Kongre başarısız olursa bundan sorumlu olan ekibin ayağını kaydırırız, bir daha onların sesi çıkmaz, köyümüzde biz muhtar oluruz düşüncesi akıllarına gelmemiş!

İngilizcenin evrensel dil olduğu söylemi henüz İspanya'ya uğramamış. Tüm yayınlar İspanyolca. Evrensel dil ile anlaşmanız epey zor. Belki ancak matematik konuşabilirsiniz. Ama yemekte yanınıza oturan İspanyol ile sohbet etmeniz, hatta adını ve okulunu öğrenmeniz bile epey uğraş gerektiriyor. Evrensel dili bilmediğinden gocunan bir İspanyola rastlamadım. Madrid'de evrensel dil ile yazılmış bir tabelaya ancak havaalanında rastlayabildim. Ki orada da İstanbul yerine Estamboul yazmışlardı. İspanya'ya yılda kırk beş milyon civarında turist gittiğini ve bu sayının Fransa'ya giden yetmiş milyon civarındaki turist sayısından sonra ikinci sırada olduğunu hatırlatayım.

Arşimed'in bir çalışmasının XV. yüzyıldan kalma bir nüshası İspanya'daymış. Bu kopyanın tıpkıbasımını yapmışlar ve bunun İspanyolca çeviri ve açıklamalarını da ikinci cilt olarak hazırlamışlar. Kongre sırasında satıyorlardı. Ayrıca ana konuşmacılara ve davetli konuşmacılara da hediye ediyorlardı. Bu çalışmanın evrensel dile çevirisi yoktu. Olsa alırdım gibi bir cümleyi sarf ettiğinizde anlamaya çalışan bir yüz ifadesiyle boş boş bakıyorlardı.

İspanyolca konuşulan bir ülkenin matematikçisi bir konuşma yapacağı zaman tüm İspanyollar, gönüllüler de dahil olmak üzere, onun konuşmasına destek olmak üzere, salon boş kalmasın diye konuşmaya katılıyorlardı. Yüzlerce kısa sunumun olduğu ve on kişiye konuşabilmenin popülerlik sayıldığı bir ortamda bu davranış konuşmacıya moral ve destek veriyordu. Ben bir İrlandalının konuşmasını izledim. Benden başka sadece bir başka dinleyici ve bir de oturum başkanı vardı çünkü onu destekleyen arkadaşları yoktu.

Belki  kongre binasından da söz etmek gerekir. Sadece dört bine yakın kişinin oturacağı koltukları dört duvar içine sığdırınca bunun adının kongre salonu olmayacağını biliyorlarmış. Salondaki koltuklar sadece konser izlemek ya da sendika başkanına kalabalık yapmak için oturulacak şekilde değil gerekirse yazı yazmak için dirsek dayanan kısmından  bir kolçağın çıkabileceği şekilde düzenlenmişti. Salonun akustiği, akustik diye bir kavram olduğunu hatırlamanıza meydan vermeyecek şekilde temizdi. Havalandırma sessiz ve etkindi. Salondan çıkınca kendinizi sokakta bulmuyordunuz. Binanın içi, kafeteryaları, dinlenme mekanları ve onlarca küçüklü büyüklü salonlarıyla dört bin kişiyi hissettirmeden içinde eritiyordu.

Kongreden bir hoşluk da heykeltraş Keizo Ushio'nin kongre boyunca binanın önünde, büyüklüğü kendi boyu kadar olan, siyah granitten yontup getirdiği bir torusu ikiye bölmeye çalışmasıydı. Son gün alkışlarla torusu iki parçaya ayırdı ve iki möbüs yüzeyiyle yaratılmış bir sonsuz işaretini içeren heykelini tamamladı.

IMU başkanı John Ball'un Perelman'ın ödülü almayı reddettiğini açıklaması üzerine dört bine yakın seyirci içinde  otuz kırk kadar kişi bu kararı alkışladı. Bunun dışında insanlar genellikle bir yorum yapmadılar. Fields madalyasının para ödülü pek önemli olmadığı için Madrid'de bizim ağzımızı yoran konu Perelman'ın, eğer verilirse, Clay Enstitüsünün bir milyon dolarlık ödülünü kabul edip etmeyeceği konusundaki değişik senaryolardı. Perelman'ın Poincare sanısını kanıtladığı kabul gördü. Clay Enstitüsü ise Perelman'ın kanıtını ilan etmesinin üzerinden iki yıl geçtiğini, bu süre içinde kanıtın çok sıkı bir şekilde incelendiğini ve hakkında ayrıntılı yazılar yazıldığını ve bu durumda Perelman'ın Clay ödülü için gereken teknik ön şartları sağladığını söyledi. Ödülün kime verileceğini ise ödül komitesinin belirleyeceğini belirtti. Sokaktaki matematikçinin beklentisi ise bir milyon doların Perelman ile Hamilton arasında paylaştırılması.

Öte yandan Perelman'ın Poincare sanısı üzerine yazdığı üç makaleyi yayınlanmak üzere bir dergiye göndermediğini, elektronik matematik arşivi olan ArXiv'a yükleyip bıraktığını hatırlatırım. Perelman şimdi ülkesinde. Yaşadığı şehrin yakınlarındaki ormanlarda mantar toplayarak ve dostlarıyla müzik sohbetleri yaparak zamanını değerlendiriyor. Ve galiba mutlu.

Matematik olarak ise benim aldığım genel hava şuydu. Matematik teorik amaçla yapılsa dahi er veya geç bir yerlere uygulanıyor. Bu uygulama bize gurur vermeli. Ayrıca bunu topluma da anlatmalıyız. Hardy'nin, matematiği anlatmak beceriksiz matematikçilerin işidir, yaptığım matematik bir yerde uygulanacaksa şimdiden özür dilerim yönündeki sözleri artık saygın karşılanmıyor. Gauss'dan Ito'ya kadar pek çok matematikçinin, bazan yalnızca matematiğin iç estetikleri gerektirdiği için, yaptıkları çalışmalar teknolojide umulmadık alanlarda problemleri modellemek ve çözmekte kullanılıyor. Örneğin Ito'un stokastik analizi borsada ve hatta yörüngeye uydu atılması sırasında değişen hava koşullarını modellemekte kullanılıyor. Oysa Ito ısrarla stokastik alanda yaptığı çalışmaları teorik matematik olarak değerlendiriyor.

Matematiğin topluma anlatılması gerektiği konusunda da epey bir istek var. İngiltere'de matematikçilere araştırma yapsın, ders vermesin diye verilen fonların yanı sıra matematik tanıtımı yapsın diye de verilen fonlar var. Matematiğin tanıtılmasına karşı çıkan iki kişi oldu. Abartmayın, bırakın kimse yaptığımızı kullanmasın, bakın Irak savaşı diye cümleye girdiler ama Vietnam savaşı sırasında söylediklerinin düzeyini tutturamadılar. Galiba matematikçi olmakla sorumlu bir vatandaş olmayı birbirine karıştırmamalı diye düşündüm ben.

Türk matematikçileri sadece kısa sunum bölümlerinde konuştular. Ana konuşmacılar ve davetli konuşmacılar arasında Türk yoktu. Benim takip edebildiğim ve duyduğum kadarıyla yapılan önemli konuşmalarda da Türk matematikçileri arasından  yalnızca Mustafa Korkmaz, Mete Soner ve Yalçın Yıldırım'ın çalışmalarına atıf verildi.

İspanyollar bir de Fields madalyası ile matematik Olimpiyat madalyaları arasında ilişki kuran bir çalışma yapmışlar. Olimpiyat madalyalarının Fields madalyası için bir işaret olduğunu iddia ediyorlar. Bugüne kadar üç gümüş ve iki bronz madalya almışlar. Bunun ilerde Fields madalyası alabileceklerinin bir göstergesi olduğunu düşünüyorlar. Dedim ya, telaş yok, umutsuzluk yok, yıkıcılık yok. Yavaş, sakin ve elele yürüyorlar gibi bir izlenim verdiler bana. Öte yandan bizim Olimpiyat başarılarımızın çok daha iyi olduğunu da aklımdan geçirmeden edemedim.

Bir sonraki ICM toplantısı 19-27 Ağustos 2010'da Hindistan'ın Haydarabat eyaletinde yapılacak. Hintlilerin başvurularını tanıttıkları bir broşür var. Üç bin yıla yayılan matematik geçmişleri olduğunu belirterek başlıyor broşür. Sulvasutra'nın Pisagor'dan birkaç yüzyıl önce yazdığı kitaptan alıntılar yapıp dik üçgen teoreminden söz ediyorlar. Pek çok başka matematiksel kavramın kendi matematikçileri tarafında hangi tarihlerde bulunduğunu yazıyorlar ki bu tarihler resmi batı tarihinde verilen tarihlerden çok eski. On iki sayfa sonra ancak sıra Ramanujan, Harish-Chandra ve Chandrasekhar'a gelebiliyor. On altıncı sayfada düzenleyen kurumlar listeleniyor: İki büyük matematik derneği ve pek çok yerel matematik dernekleri, üç adet bilim akademisi ve Hindistan Bilim ve Teknik Kurumu.

Biz de 2014 için hayali bir başvuru broşürü hazırlayıp eksiklerimizi ve hedeflerimizi belirlesek mi acaba diye düşündüm Madrid'den İstanbul'a uçarken.

Ali Sinan Sertöz
Bilkent Üniversitesi
Matematik Bölümü