20.10.2006 Cumhuriyet ANKARA
 

BİLKENT’TE CUMARTESİ KONSERLERİNDE “BÜYÜK” YAPITLAR
YANSIMALAR, ŞEFİK KAHRAMANKAPTAN

Bir senfoni orkestrasının yıllık programını değerlendirirken benim ölçütüm, az çalınan büyük kadrolu eserlere ne kadar yer verildiği, dönemlerin dengeli biçimde yeterince temsil edilip edilmediği, Türk bestecilerinin yapıt ve ilk seslendirmelerinin oranıdır. Buna konuk şef ve sanatçılarla, kendi solistlerimizin seçimi eklenince ortaya genel bir tablo çıkar.

Bilkent Senfoni Orkestrası, özellikle Emil Tabakov’un genel müzik direktörlüğünü sürdürdüğü son dört yıl içinde, hep yeterli, dengeli, yenilikçi programlarla dinleyici önüne çıkıyor. BSO, bu sezonu da 250. doğum yılında Mozart ve 100. doğum yılında Şostakoviç’i anan bir konserle açtı. Mozart’ın flüt ve arp için konçertosunda, Phillippe Bender, abanoz ağacından yapılmış flütünün tatlı ses renginin de katkısıyla rahat ve etkileyici bir yorum sundu. Böylece Arpist Xavier de Maistre’nin vasat icrasını olumlu yönde dengeledi.

Emil Tabakov, ne denli iyi bir müzik adamı olduğunu, hiç kolaya kaçmadan “büyük” eserleri seçimi, çalışması ve orkestrayı yeterince çalıştırıp aldığı parlak sonuçlarla kanıtlıyor. Açılış konserinde Şostakoviç’in , Nazi Almanyası’nın Leningrad kuşatması sırasında bestelediği ve “mücadelemiz ve gelecek zaferimiz hakkında bir poem” diye nitelendirdiği 7. Senfoni’sinde de Tabakov parlak bir sonuç elde etti. Orkestranın toplam 98 kişilik yapısı içinde ortaya çıkan üfelemeli çalgı gereksinimi, başta CSO ve Ankara Opera Orkestrası olmak üzere çeşitli takviyelerle giderilmişti. Tabakov ve orkestra, Şostakoviç’in Nazi kuşatması altındaki halkın acılarını, tahammül gücünü, umutlarını, kahramanlıklarını anlatan bir saat yirmi dakikalık yapıtını dört dörtlük denebilecek biçimde seslendirdi.

TABAKOV’UN KATKILARI
Geçen sezomnlarda Mahler, Wagner, R. Strauss’un büyük yapıtlarının seslendirilmesiyle ülkemizdeki müzik ortamına önemli katkı sağlayan Tabakov, Bilkent’in bu sezonun ilk yarısındaki programında Şostakoviç’e ağırlık veriyor. 18 Kasım’da bu kez bestecinin do minör 8. Senfoni’sini seslendirecek. Bu programın açılış eseri de önemli. Benim daha önce hiç tanık olmadığım ve belki de Türkiye’de ilk kez, Rus asıllı Alman Besteci Alfred Schnitke’nin (1934-1998) 3 numaralı “Concerto Grosso”su seslendirilecek. Keman dünyasının önemli isimleri baba-oğul Mintcho-Nikolai Mintchev bu konserin solistleri.

Tabakov, Şostakoviç serisini 9 Aralık’ta bestecinin si minör 6. Senfoni’si ile sürdürecek. Bu konserin çekiciliğini, kemancı Vanya Milanova’nın Stravinsky’nin keman konçertosunu yorumlayacak olması arttırıyor. Girişte Prokofief’in Lieutenant Kije Süiti de cabası... Tam bir Rus müziği haftası... Burada bir parantez açıp ANDANTE dergisinin şu an piyasada bulunan eylül-ekim sayısına bir gönderme yapmak istiyorum. Şostakoviç’in kişiliği, müziği, üzerine yapılan değerlendirmeler hakkında hazırlanmış, bazıları Türkçe’de ilk kez yayımlanan araştırmaların da bulunduğu önemli bir doya çalışması ANDANTE’de yer alıyor. Meraklıları için hem bilgilenme olanağı yaratan hem de koleksiyon değeri olan bir sayı.

CEM AKÇORA: BİR KORNO USTASI
Değindiklerimizi ayırıp, şimdi de tarih sırasıyla yıl sonuna kadarki programa bir göz atalım: Bu akşam (20 Ekim) Bilkent’te gene bir “Mozart Haftası” yaşanıyor. Tatilin başlıyor olması nedeniyle konser cumaya alınmış durumda. Solist Avrupa’nın en iyi kornocularından biri olan, geçen yıl Ankara Festivali’nde ünlü çellocu Misha Maisky’nin Şostakoviç konçertosundaki solosu ve duyarlı eşliği nedeniyle özellikle elinden tutup sahne önüne getirdiği Cem Akçora... Son yıllarda adeta bir ekol yaratan Mahir Çakar’ın öğrencisi Cem Akçora, Bilkent Senfoni Orkestrası’nın birinci kornocusu. Bu konserde Tabakov yönetiminde Mozart’ın 29 ve 34. Senfonileri de yer alıyor.

4 Kasım İdil Biret ve Schumann gecesi... Antoni Wit yönetimindeki orkestra, İdil Biret’e Schumann’ın o güzelim la minör romantik konçertosunda eşlik edecek. Schumann’ın bu konçertosunu repertuarına almaya niyetli tüm genç piyanistlere bu konseri kaçırmamalarını tavsiye ediyorum. Ne yazık ki ben, önceden planlanmış bir yurtdışı çalışması nedeniyle bu konseri kaçıracağım. Dolayısıyla deneyimli Alman şef Wit yönetimindeki orkestradan Schumann’ın 4. senfonisini de dinleyemeyeceğim.

USMANBAŞ’TAN ATATÜRK’E SAYGI
BSO, 68. ölüm yıldönümünde Atatürk’ü 11 Kasım akşamı, Cumhuriyet’le yaşıt çağdaş bestecimiz İlhan Usmanbaş’ın (1923) 1973’te yazdığı “Gençliğe Hitabe” adlı yapıtıyla anıyor. Orkestrayı Bilkent MSSF Dekan V. Şef Işın Metin yönetiyor. Bu konserde Arzu-Gamze Kırtıl kardeşlerden Mozart’ın iki piyano konçertosuyla, bestecinin çok sevilen 40. Senfoni’sini de dinleme olanağına kavuşacak dinleyiciler.

25 Kasım’da bu kez bir “Haydn-Mozart” akşamı söz konusu... Ünlü Flütist Patrick Gallois, Mozart’ın 1 ve 2 numaralı flüt konçertolarını seslendirirken, orkestrayı da yönetecek. Haydn’dan 1 ve 3 numaralı senfonilerle 18.yüzyıl başlarında yaşanan baroktan klasiğe geçiş dönemini temsil eden bu konser tamamlanmış olacak.

2 Aralık’ta orkestrayı konuk İsrailli şef Lior Shambadal yönetiyor. Bir dönem öğrencilik yaptığı Bilkent’te yıllar sonra hoca olarak dönen ve piyano bölüm başkanlığını da üstlenen başarılı piyanistimiz Emre Şen, Brahms 1 numaralı piyano konçertosunu yorumlayacak. Orkestra’dan dinlenecek eser ise Beethoven’ın 6 numaralı “Pastoral” Senfonisi...

16 Aralık’ta Emil Tabakov, bir “Barok akşamı”yla Ankara’ya dönüyor. J. Sebastian Bach’tan 3 ve 4 numaralı Brandenburg Konçertoları ile G. Frideric Handel’den Su Müziği’nde BSO’nun yaylı gruplarının ustalığı sergilenecek bir kez daha... Orkestra yılı 29 Aralık’ta Christo Christov yönetiminde Berlioz, Chabrier, Smetana, Çaykovski, J.Strauss, Offenbach, Diniku-Vladigerov, Sousa ve Elgar’dan sevilen parçalarla noktalayacak.

Yıl sonuna kadarki bölüme baktığımızda, büyük eserler, dönemlerin gözetilmesi, şef ve solistler bakımından tatmin edici, çekici bir program olduğunu söylemek mümkün. Yetersiz olan ise Türk bestecilerinin yapıtlarına, Usmanbaş dışında yer verilmemiş olması... Ama sanırım, 2007’nin Ahmet Adnan Saygun’un 100. Doğum yılı olması dolayısıyla, önümüzdeki ilk ve sonbaharda dinleyeceğimizi tahmin ettiğim Saygun yapıtları bu eksikliği giderecek.
 
| Ana Menu | E-Posta | Bilkent Üniversitesi Ana Sayfası |