06 Temmuz 2005, Tempo


Televizyonda Üçüncü Boyuta Az Kaldı

Bilkent Üniversitesi Elektrik ve Elektronik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Levent Onural’ın öncülüğünde 190 kişiden oluşan uluslararası bilim kurulu, yıl sonunda net olmasa da üç boyutlu görüntüyü yakalamış olacak. Prof. Onural, üç boyutlu TV ile senaryodan ekipmana kadar her şeyin değişeceğini söylüyor.


 

 

GÖRÜNTÜYÜ CAMIN DIŞINA TAŞIYACAKLAR

Televizyonu açtığımızda, salonun ortasındaki sehpadan en sevdiğimiz şarkıcı çıkarak şarkı söylemeye başlayacak. Haber saatinde yine sehpanın üzerinde sunu capcanlı haberleri okuyacak. Tutuğunuz takımın maçı sehpanızın üzerinde oynanacak... Bir zamanlar hayal olarak görülen ‘radyonun resimlisi’ bugün bir aşama daha kaydederek üç boyutlu hale geliyor. Bilkent Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Levent Onural’ın, lisede hayalini kurduğu üç boyutlu televizyonu, bilimsel projeye dönüştürülmesiyle, dünya Bilkent Üniversitesi öncülüğünde üç boyutlu televizyona ulaşmada ilerliyor.

Bilkent Üniversitesi öncülüğünde 19 kuruluş, 190 kişiden oluşan uluslararası bir bilim kurulu, televizyondaki dizi kahramanlarını, futbolcuları, çizgi film karakterlerini, haber sunucularını beyaz camın dışına çıkarmak için çalışıyor. Üç boyutlu televizyon projesinin sahibi Prof. Dr. Levent Onural, yıl sonunda net olmasa da üç boyutlu görüntüyü yakalamış olacaklarını söyleyerek, televizyonun evlerde kullanılır hale gelmezi için yaklaşık 10 yıl daha çalışılması gerektiğini dile getiriyor. Prof. Dr. Onural, 6 milyon 150 bin Euro destek sağlayan, 190 kişinin çalıştığı üç boyutlu tv projesini anlatıyor..

Üç boyutlu televizyon, bugünkü evlerdeki televizyonlara mı benziyor?

Gelecekte, bugün evlerimizde izlediğimiz televizyonların yerini sehpa görünümlü televizyonların yerini sehpa görünümlü televizyonlar alacak. Televizyon ekranları yatay olacak. Bu ekranın altında, televizyon ekranın yüzeyine doğru gelen ışık kaynakları olacak. Sehpanın altında ışık üreten cihazlar, ürettikleri ışığı sehpanın yüzeyine verecek. Bu kaynaklardan çıkan ışık, televizyon ekranından geçerken, ekran adeta ışık heykeltıraşlığı yapılacak. Bu heykeltıraşlık sonucunda gerçeğinden ayırt edilemeyecek bir görüntü elde edilecek.

“Görüntü hareket ederken siz etrafında dolaşabileceksiniz, üzerinden bakabileceksiniz”

Görüntü özel gözlükle mi izlenecek?
Bugün üç boyutlu görüntü dendiğinde, sinema salonlarında gerçekleştirilen uygulama akla geliyor. Ancak orda izleyiciler sabit, gözlerinde de özel bir gözlük var. Oysa üç boyutlu televizyonda görüntü çıplak gözle izlenebilir Ayrıca, izleyici görüntünün etrafında dönerek istediği açıdan izleyebilir.

Bu görüntü nasıl elde ediliyor?
Bu odada bizimle birlikte bir ışık var. Bizim burada olmadığımızı, ama ışığın biz odadayken sahip olduğu özellikleriyle yakalandığını düşünelim. Ama ben burada kırılan ışığı tüm özellikleriyle, aynen yakalayarak itebilirsem, o ışığı ilettiğim yerde hayalet bir görüntü oluşur. Bu günümüz, için yapılabilir bir durum. Ama bunun televizyon haline gelmesi, uzun zaman alır. Işığı, görüntülemek istediğimiz o anki tüm özellikleriyle yakalamamız gerekir. O yakaladığımız ışığı tekrar üretebilmeliyiz. Zamanla konu, belli bir teknik düzeye gelecek.

Televizyon alanındaki araçlarda da değişiklik olacak mı?
Kameralar, stüdyolar, senaryolar, yapım ekibi, çekim ekibi değişecek. Her şeyden önce çekilen görüntülerin çekim aşamasında değişiklikler olacak. Objeyi tüm yönlerden çekmek ve izlenebilir hale getirmek için bilgisayar ortamında çalışmak gerekecek.

Üç boyutlu televizyonun gelmesiyle birlikte senaryolar da değişecek...

Çekim şekli değişince, senaryolarda da değişiklik olacak. Yapımcılık başka bir boyut kazanacak. Sinema salonlarının şekli değişecek. Örneğin ring gibi, ortada boş bir alan ve etrafında koltuklar olacak şekilde dizayn edilebilir.

Üç boyutlu televizyon, ne zaman gerçek olacak?
Üç boyutlu görüntü yıl sonunda yakalanacak. Ancak, bu çok net, istenen kalitede bir görüntü olamayacaktır. Ondan sonrada görüntü kalitesini arttırmak için çalışacağız. Üç boyutlu televizyonun eve girmesine yaklaşık 10 yıl var.

İzleyici nasıl etkilenecek?
Tabii ki izleyici üzerinde de değişiklikler yaratacak. İzleyiciye müdahale hakkı veren bir teknoloji var şu anda ama ticari olarak kullanılmıyor. Bir tuşla beraber sunucusu da değişebiliyor. Uzaktan kumandaya konan bir tuş sayesinde, siz haber sunucusunu beğenmediyseniz, ses aynı kalmak üzere sunucuyu değiştirebiliyorsunuz. Sesini beğenmiyorsanız sesi de değiştiriyorsunuz. İşin içine üç boyutlu televizyon girince, belki maçı izleyen bir adam, izlediği futbolcunun yerine kendini koyarak izleyecek.

Üç boyutlu televizyonun uluslararası çalışmalarının merkezi Türkiye değil mi?
Projem kabul edildikten sonra birlikte çalışmaya başladığımız kurumların ve bilim adamlarının yaptığı araştırmalar Bilkent Üniversitesi’ne gönderiliyor. Çalışmaya İngiltere’den iki, Almanya’dan yedi, Finlandiya’dan iki, Türkiye’den beş, Bulgaristan, Yunanistan ve Çek Cumhuriyeti’nden birer kuruluş olmak üzere toplam 19 kuruluş destek veriyor. 190 bilim adamı bu iş için çalışıyor.

Türkiye’den kimler destek veriyor?
Türkiye’de beş kuruluşuz. Ortadoğu Teknik Üniversitesi ve Koç Üniversitesi projeye destek veriyor. Bunların dışında iki küçük özel şirket var. Türkiye, bu liderlikle; 6 milyon 150 bin Euro'luk bir çalışmayı yürütmüş oluyor.

“Üç boyutlu televizyonun evlerimize girmesine yaklaşık 10 yıl var”

Ekipte kimler yer alıyor?
Projede, özel sektörden ve üniversitelerden pek çok bilim adamı çalışıyor. 190 kişilik bir ekibin büyük çoğunluğu bilim adamı, bilim adamı olmayanlarda doktora öğrencisi.

Üç boyutlu televizyon fikri nasıl oluştu?
Lise yıllarında hayalini kurardım. Daha önce akademik olarak başka konularda da çalıştım, ama dönüp dolaşıp bu konuya geldim. Projemi hazırladım ve projede bana destek olacak, ortak çalışabileceğim kurumlar ve insanlar buldum. 2003’ten bu yana da çalışıyoruz.

Neden şimdi?
Bugün teknoloji bu iş için yeterli. Bu problem çözülebilecek düzeye geldi.

Projenizin uluslararası alanda tanınması nasıl sağlandı?
Bu işi tetikleyen olay, 2002’nin nisan ayında Türkiye ve Avrupa Birliği’nin AR-GE konularında tam iş birliği anlaşması imzalamalarıdır. Bu işbirliklerinden destek alabileceğimizi anlayınca, projeyi sunulacak hale getirdim. Uluslararası alanda 19 kuruluş projede çalışmaya başladı.

Prof. Dr. Levent Onural
*1957 yılında İzmir’de doğdu.
*Lisans ve lisans üstü öğretimini ODTÜ’de, doktorasını New York Eyalet Üniversitesi’nde göreve başladı ve 1995 yılında profesörlüğe yükseldi.
*Prof. Onural ve araştırma grubu, özellikle sayısal video iletişimine yaptığı katkıyla uluslararası bir üne sahip.


 

 

 
| Ana Menu | E-Posta | Bilkent Üniversitesi Ana Sayfası |