07.06.2009, Cumhuriyet Gazetesi - Pazar

Mayınlara Çevreci Yöntem

Mayınlara Çevreci Yöntem Mayınlar klasik savaş aracı olarak kabul görüyor. Amaç düşman güçlerin yürüyüşünü yavaşlatmak, yönlerini değiştirmek ve durdurmak.

Mayınların temizlenmesi iki grupta gerçekleştiriliyor: Toprağa gömülü mayınların temizlenmesi ve deniz mayınlarının temizlenmesi. Birincisi barış zamanında gerçekleştirilirken ikincisi askeri etkinlik olarak değerlendiriliyor. Kara mayınlarından ölenler ise özellikle yoksul ülkelerin insanları ve çocukları... Çünkü kelebek şeklinde mayınları çocuklar oyuncak sanıyorlar. Özellikle "unutulan" mayınlar sıkça hatırlatıyor kendini... Rüzgârlar, yağmurlar, sıcak, gürültü nedeniyle bile kendiliğinden patlıyor.

Batı'nın sattığı bu silahlardan ayağını, kolunu, parmağını kaybedenlere güya Batı'nın yardımsever denizfenerleri kuruluşları protez yollayarak, hastane açarak, doktor yollayarak vicdanını temizlemeye kalkıyor, hümanizm reklamı yapıyor...

Ottowa Sözleşmesi gereği ülkeler mayınlarını imha etmek zorunda. Türkiye de 2014 yılına kadar toplam 4 milyon mayından kurtulmakla yükümlü. Dünya çapındaki tüm mayınların temizlenmesi için 100 milyar dolara gereksinim var. Bir kilometrelik alanın temizliği 1 ila 2 milyon dolara mal oluyor. Ortadoğu'da pazarlarda bile 2 Avro'ya satılabilen mayınların her birinin temizlenmesi yaklaşık yüz saate ve 1000 dolara mal oluyor. Sınırlarımızdaki mayınların temizlenmesi için 700 milyon dolar gerekli.

Bu alanda yeni teknolojileri kullanma çalışmaları sürüyor. Özellikle AB, ABD, Kanada ve Japonya bu alanda öne çıkan ülkeler. Radarlı, GPS’li aramalardan, hayvanlara (köpek, arı, fare) panzerli buldozerlerden sismik dalga taramalarıyla sudan ucuza sattıkları mayınları arıyorlar. Satan onlar temizleyen onlar, A'dan Z'ye mayının ticaretini yapan onlar... Ancak Batılı şirketlerin bu pazarına çomak sokacak çevreci, doğaya zarar vermeyecek yöntem Türkiye'den gelmek üzere...

Nasıl mı?
Bilkent Üniversitesi'ne bağlı Ulusal Nanoteknoloji Merkezi (UNAM)'da çalışan bir grup genç bilim insanı bakteriyle mayının yerini saptayacak. Seçilen bakteri doğada bulunan türden. Ancak genleri değiştiriyor ve toprağa serpiliyor, bu sayede patlayıcı maddeler buhar halinde dışarı çıkıyor. Bu buharla etkileşime giren bakteri ışıma yapan bir proteini ortaya çıkartıyor. Söz konusu çalışmayı yapan grubun üyelerinden Sıla Toksöz, yöntemi anlatıyor: "Plazmik denilen yuvarlak genlerin içine istediğiniz geni koyuyorsunuz. Bu protein üretilmesini istediğiniz gendir. Mayınlı arazilere zirai ilaçlama uçaklarıyla serpilecek, iki olasılık var; ya o bakteride yuvarlak bir DNA olarak kalacaktır ya da bakterinin kendi DNA'sının içine girecektir. Bizim burada istediğimiz parlayan bir protein. Işıma sonrasında mayınların yerleri kamera yardımıyla tespit edilecek. Bizim çalışacağımız madde TNT. Toprağa serptiğimiz bakteri TNT olması durumunda bakterinin içinde bir proteine bağlanıyor. O da gidip DNA'ya bağlanıyor. Yani arada bir spesifik protein var ve bu proteini dizayn ediyorsunuz. Bu durumda bakteri patlayıcı mayınının bozulmasını sağlayıp, yerini belli edecek.

“Peki, bu genç insanımızın emekleri boşa mı gidecek?”
Suriye sınırındaki mayınların temizleme süreci şimdiki manzarasıyla adeta "matruşka"... Temizleme sürecinde hem mali yönden hem de toprak ve de yeraltı ve üstü kaynaklarından pay kapmak isteyenler çok fazla... AKP iktidarı 8 yıllık imza sürecinde mayınlar konusunda milim yol alırken, bu alanda dünya çapında etki yapacak olan gençlerimizin buluşuna nihayet, Savunma Sanayi Müsteşarlığı destek vermeye başladı. Projenin gerçekleştirilme süreci sekteye uğramazsa veya uğratılmazsa bu alanda çığır açacak yöntemin yaratıcısı bizim gençlerimiz olacak... Belki de yetişirse Suriye sınırındaki mayınlar bu yöntemle temizlenebilecek... Hem insanlık, hem doğa kurtulacak...

 
| Ana Menu | E-Posta | Bilkent Üniversitesi Ana Sayfası |