21 Mayıs 2000, Hürriyet Gazetesi - Ankara


Rektör'ün Ankara'sı

…Askerlikten sonra evlenip ABD’ye giden ve yaşamını orada sürdüren Ali Doğramacı, 1991’de Bilkent için döndü. Eşini ve çocuklarını ABD’de bırakıp Türkiye’ye gelen Doğramacı, kendi deyimiyle bir “ters göçmen işçi.”

Dünya modeli bir üniversitenin rektörlüğü gibi zor bir görevi yürüten Doğramacı, Bilkent’in profilini Hürriyet’e çizdi. Tüm üniversiteleri, dünya üniversiteleriyle yarışmak için elele vermeye çağırdı. “Bilkent kurulmasaydı, bu kaynaklar mevcut bir üniversitenin işlerinin yürütülmesi için kullanılırdı. Ancak mevcut üniversite kalıbında pek fazla fleksibilite (esneklik) yok. Yani vakıf üniversitelerinin önemli avantajı, idari bakımdan, mali bakımdan serbestileri var. En iyi hocayı getirebilmek için daha fazla imkan yaratmak, daha etkin organizasyon için Anayasal hakkı var.”

Bilkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali Doğramacı, Türkiye’nin ilk vakıf üniversitesi için yönelttiğimiz “Ya Bilkent kurulmasaydı?” sorusuna bu açıklamayla karşılık verdi. Ali Doğramacı sağlık ve eğitim alanlarında yaptığı hizmetlerle ünlü bir babanın, İhsan Doğramacı’nın oğlu. İhsan Doğramacı’nın 1984’te, bilim-sanat ve kültür merkezi hedefiyle kurduğu vakıf üniversitesi Bilkent’in rektörü.

Askerlikten sonra evlenip, ikinci master için ABD’ye giden ve yaşamını orada sürdüren Ali Doğramacı, 1991 yılında Bilkent için döndü. Herkes, eşini ve çocuklarını bırakıp yurtdışına çalışmaya giderken, tam tersini yapan ve eşini-çocuklarını ABD’de bırakıp Türkiye’ye gelen Ali Doğramacı, kendi deyimiyle bir “ters göçmen işçi.”

Lise yıllarında doktor olacağını zannederken, inşaat mühendisi olan Ali Doğramacı, yüksek lisansta bilgisayar uygulamalarıyla ilgili çalıştı. Ama bu da yetmeyince, endüstri ve sevk idare mühendisliği konusunda ikinci kez master yaptı.

Tercihindeki değişim, ona Bilkent’in, 2000’li yıllarda izleyeceği rotayı belirleme açısından ışık tuttu. “Bu tip meslek değişimi 21. Yüzyılda çok olacak” diyen Ali Doğramacı, öğrencilere mezun olduktan sonra da meslek dallarını değiştirme olanağı sağlayacak bir programı Bilkent’te uygulamaya koymak için kolları sıvadı.

Dünya modeli bir üniversitenin rektörlüğü gibi zor bir görevi yürüten Ali Doğramacı, Bilkent’in profilini Hürriyet’e çizdi. Doğramacı, Bilkent’in amacını, “Türkiye’de birinci değil dünyanın önde gelen üniversitelerinden biri olmak” diye açıklayıp, tüm üniversiteleri, “Türkiye’yi ve gençliği, eğitimde çok daha iyi bir seviyeye getirmek üzere, dünya üniversiteleriyle yarışmada elele yürümeye” davet etti.

Rektör Ali Doğramacı, Bilkent’i ve 21. Yüzyıl hedeflerini anlattı:
Bilkent Önemli bir misyon yüklenmiştir. Türkiye’nin geleceği insana bağlıdır. Bunun örneğini şöyle vereyim. Atlantik Okyanusu Fas’tan, Basra Körfezi’ndeki Kuveyt’e kadar, Suudi Arabistan dahil Arap ülkelerini düşünün. Bütün bunların, petrol gelirleri dahil, toplam milli gelirlerini alın. 200 milyona yakın arabın yaşadığı bu ülkelerdeki toplam gelir, 40 milyonluk İspanya’nın milli gelirinden daha azdır. İspanya’nın ne petrolü var, ne gazı var. Ama insan faktörü çok önemli. Dolayısıyla, bir ülkenin petrolünden, madeninden çok önemli olan zenginliği insandır ve bu insanın seviyesidir. 21. Yüzyılda bu çok daha önemli olacaktır…
 
| Ana Menu | E-Posta | Bilkent Üniversitesi Ana Sayfası |